top of page

Cazibeli Buenos Aires

Tavsiye ediyor muyum: Muhakkak!

Ne zaman gitmeli: Yılın her döneminde gidilir denir Buenos Aires'e, baştan söyleyeyim. Ama yine hatırlatma, Aralık-Şubat yaz dönemi ve en kalabalık sezon; kış ise Haziran-Ağustos dönemine denk geliyor. Tavsiyem ilkbahar veya sonbaharda orada olun.

Ben ne zaman gittim, nasıldı: Ekim ortası ve sonu, hava çoğunlukla sıcak ve güneşli, zaman zaman da kapalıydı.

Ne kadar kalmalı: Minimum 3 gün ama iki hafta da kalsanız sıkılmazsınız.

Ben ne kadar kaldım: 1 hafta kaldım toplamda, hala tango yapasım vardı ama görmek istediklerimi rahatça gezdim.

Nesi güzel: Güney Amerika'nın bu en Avrupai şehrinin kendine has dokusu, her anlamda renklilik ve çeşitlilik, alışveriş imkanları ,uff bir de kaçamayacağım evet, tango!

İlginç bir kısa not: Buenos Aireslilere porteños / porteñas deniyor. Bir nevi iskelesi olan şehirli manasında bir kelime. Ve Buenos Aireslilerin çoğunluğu Avrupa kökenli.

 

Yazının devamı aşağıda...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Rio gibi Buenos Aires de biraz da olsun tanıdığımız bir şehir. Hatta Güney Amerika seyahatimde hiç Türkle karşılaşmadıktan sonra Buenos Aires'te üst üste Türklerle karşılaşınca "Oh be, çok da yabancı değilmişiz kıtaya" diye avuntu bulmuştum. "Ayol sana mı kaldı" demeyin Allah aşkına, o kadar güzel yerler ki, kaçırmayalım istiyorum. Neyse geyiği uzatmadan, bildiklerinizi tekrar etmeden, kısa tutma çabasıyla, Buenos Aires için altını çizmek istediğim yerler / aktiviteler şunlar:

 

  • Tango:

Buenos Aires deyince akla ilk gelen şey tango sanırım. Ben de o yoldan gideyim, çünkü benim için de Buenos Aires demek tango demek idi. Daha önce denememiştim ama oradayken de bir yapıp görmeliydim. Bir kere denedikten sonra o kadar sevdim ki, şehirde kaldığım her gün yeni bir kulübü denedim (ta ki çok beğendiğim bir hocayla karşılaşıp onunla devam edene dek). Hatta tango ayakkabılarımı bile aldım. O yüzden benim için bu şehir = tango evet.

 

Sadece benim için mi? Buenos Aires tangonun doğum yeri. Ama Arjantinlilerin eseri değil tango, Avrupa'dan gelen göçmenler yaratıyor bu yeni dansı. 19. yüzyılda Arjantin bağımsızlık savaşı ve iç savaşlardan henüz çıkmış, nüfusu çok küçük ama büyüme isteği olan bir ülke olunca; ülkeye göçmen almanın kaçınılmazlığına karar verilmiş ve çıkarılan bir yasa ile göçmenliğin önündeki tüm engeller kaldırılmış. Özellikle ülkelerindeki sıkıntılardan kaçmak isteyen İtalyan, Alman, İspanyol, Polonyalı, İrlandalı, Fransız gibi birçok Avrupa vatandaşı Arjantin'e göç etmiş. Bu göçmenler özellikle Buenos Aires'te, San Telmo banliyölerinde birkaç aile bir evi paylaşacak şekilde yaşamaya başlamış. Herkes geride bıraktıkları için özlem duyarken bu hasret ilk tango şarkılarına malzeme olmuş ve biraraya gelen bu kültürlerin her birinden katkılarla tango kültürü doğmuş. Tango şarkıları genelde hüzün dolu, işte tam da bu sebepten. Bu arada tango bir kültür, evet, bir dans çeşidinden öte. Örneğin bir tango dili de var, Arjantin'de, özellikle Buenos Aires'te kullanılan İspanyolca'yı farklı kılan. 

 

Şimdi ise tango / milonga kulüpleri şehrin her tarafına yayılmış; ama öne çıkan birkaç merkez var. Düzenli olarak ders de veren veya tango biliyorsanız gidip milongalara katılabileceğiniz bu tango kulüpleri: Confiteria Ideal, La Viruta, La Catedral Favori hocam ise eski bir Teatro Colon baleti olan Fernando: Ders saatleri ve mekanlarına sitesinden ulaşabilirsiniz.

 

  • Plaza del Mayo (Mayıs meydanı):

Yüreğimi çok burkan bir manzaraya sahne oluyor her Perşembe bu meydan. Ah nereden başlamalı? 

Arjantin siyasi tarihi çok zorluklardan geçmiş, ulusal Arjantin kuruldu kurulalı. Tam altı kez askeri darbe yaşayan Arjantin'de en son yaşanan 1976 darbesinde 30 bin kadar insanın ortadan yok olduğu söyleniyor. Cunta yönetimi, devlet terörünü abartmış bu dönemde; kendisine muhalif davranışlarda bulunanları tabiri caizse kaçırmış, işkence evlerinde insan haklarını çok sert ihlal eden yöntemlerle sorgulamış ve sonrasında öldürmüş. Cenazelere bile ulaşılamamasının nedeni ise ölü bedenlerin - kanıt bırakmamak için - okyanusa atılması, kırsal alanlarda isimsiz mezarlara gömülmesi. İnsanlara devletlerinin yaptığı bu zulüm inanılır gibi değil. Neyse politika değil amacım, bilgi vermeye devam edelim.

 

Haliyle insanlarda bir korku hakim olsa da birbirlerinden destek alan aileler kayıp çocukları için hükümet konağının karşısındaki Mayıs Meydanı'nda (Plaza del Mayo) toplanmaya başlamışlar. Bir farkındalık yaratmak için başlarına beyaz örtüler takan bu annelere Mayıs Meydanı anneleri (Madres de Plaza del Mayo) deniyor. Meydanda toplanıp durmak yasak olunca meydanın etrafında dönmeye başlamış anneler (duran adamı anımsattı mı?). Hareket ilk olarak hükümet tarafından bastırılmaya çalışılmış ancak anneler uluslararası medyanın desteğiyle devam etmişler gösterilerine. Halen her Perşembe toplanan hareket başarısını 2003 senesinde çıkan özür yasası ile kazanmış aslında. Şimdi bu suçları işleyenler için yargılama süreci devam ederken, bir yandan da hala bu güne kadar gizlenmiş, inşaatlar altında saklı kalmış işkence evleri çıkıyor ortaya.

 

Anneler gibi bir de Mayıs Meydanı Büyükanneleri hareketi var. O da yine aynı cunta döneminde işkenceye tabi olan 500 kadar hamile kadının kendilerinden alınan ve zengin ailelere verilen bebeklerinin hesabını soruyor. Toplamda 250 civarında kişinin bu duruma maruz kaldığını kimlik bilgileriyle belgeleyebilen hareket, günümüze kadar 100'ün üzerinde insanın gerçek ailesini bulmuş. 

 

Bu arada bizdeki Cumartesi annelerinin de Mayıs Meydanı annelerinden ilham aldığı söyleniyor. Tarihinde böyle kirli hatıralar bulundurmak ne acı ülkeler için.

 

Gezmeye tozmaya dönecek olursak, Plaza del Mayo'ya gitmişken dışarıdan kendini hiç belli etmeyen Katedral binasına ve Avenida del Mayo üzerinde bulunan Cafe Tortoni'ye uğramanızı tavsiye ederim. Çok eski bir mekan olan cafenin bifteği, hamburgeri çok lezzetli, ama şaşırmayın patates menüde yok. Bir de akşamları tango gösterileri olabiliyor.

 

  • San Telmo

Tangodan bahsederken sözü geçti, San Telmo göçmenlerin yaşadığı kısmıydı şehrin. E haliyle günümüzde galerilere ve mağazalara ev sahipliği yapan renkli bir alan olması ilginç değil. Antika mağazaları yaygın, Pazar günleri antika pazarı var. San Telmo'da mutlaka her gün açık olan Plaza Dorrego'daki pazarı gezin ve tango dansçılarına size göz ziyafeti çektirmeleri için şans verin. Defensa ve Balcarce'den yürüyün, birşeyler yiyin, için (Gibraltar öne çıkan mekan); Pasaje San Lorenzo'yu adımlayın. Tangueiralarda tango deneyin.

 

  • Recoleta

Parklarında sakinlerinin özel hocalarıyla spor yaptığı (çok light hareketler çalışıyordu gördüğüm herkes nedense) veya köpeğini gezdirdiği Buenos Aires'in zengin mahallesi. Benim için öne çıkaran kısmı mezarlığı. Ay ne garip bir cümle oldu o. Ama bu bildiğiniz mezarlıklardan değil. Mezarlıkta bulunan zengin ve önde gelen ailelerin mezarları son derece abartılı eserlerle donatıldığından adeta açık bir müze. Çoğu turist Eva Peron'un mezarını görmek için gidiyor buraya ve hayal kırıklığına uğruyor. Çünkü Arjantin tarihinde çok önemli bir yeri olan, halkın gönlünde yer etmiş Evita'nın mezarı diğerlerinin yanında çok gösterişsiz. Aslında Eva'nın naaşı askeri darbe sırasında hükümet tarafından habersizce İtalya'ya taşınmış, ancak eşi Peron'un da ölümünden sonra Arjantin'e geri getirilmiş. Kızkardeşi naaşını alabilmek için kocasının aile mezarlığına gömüleceğini söz vermiş ve bu söz tutulmuş. İşçilerin oylarıyla iktidar olan Peron hareketinin liderinin eşi ve en büyük destelçisi Eva, bu harekete ve dolayısıyla kendisine karşı olan zenginler ne kadar itiraz etse de zengin mezarlığında yatıyor şimdi. Mezarlığın bu kadar ziyaret almasında ise en büyük pay Eva'nın. İronik.

 

  • Palermo

Buenos Aires'in çok şeker bir bölgesi. Çok sayıda tasarımcı mağazası, cafe, restoranıyla Palermo hayatın merkezi. Birkaç alt bölümden oluşuyor Palermo: Palermo Soho, Palermo Chico, Palermo Viejo, Palermo Hollywood gibi gibi.. Bu bölgeyi en çok cafelerde barlarda takılmak ve alışveriş yapmak için tavsiye ediyorum; ama yine bu tarafta yer alan MALBA - Museo de Arte Latinoamericano de Buenos Aires- da kesinlikle görülmeye değer. Bir de Japon bahçelerine zamanınız kalırsa buyurun bir bakın..

 

  • Caminito:

Caminito, La Boca bölgesinde yer alan bir caddecik. Rengarenk binalar, duvar resimleri ve maketlerle donatılmış; tango dansçılarına adım başı rastlayıp hediyelik eşya alabileceğiniz dükkanları ve cafe, restoranlarıyla buram buram turizm kokan bir cadde Caminito. La Boca, Boca Juniors takımının semti ayrıca. Buenos Aires'in yalnız gitmeniz tavsiye edilmeyen mahallesi La Boca'da yankesicilerin cirit attığı söyleniyor. Biraz da tur şirketlerinin size yüksek fiyatlarla "güvenlik" satma stratejisinin bir parçası diye düşünüyorum bu söylemlerin ben. Tamam La Boca'nın güvenli olduğunu iddia etmeyeceğim. Ama Caminito kısmına yanınıza değerli şeylerinizi almamak, kamera vs gibi hırsızların ilgisini çekecek eşyalarınızı göz önünde bulundurmamak, çantanıza cebinize dikkat etmek gibi önlemler alarak gidebilir ve burada rahat bir gezi yapabilirsiniz. Gitmeden o kadar anlatılmıştı ki ben taksiyle gittim Caminito'ya. Ama bu son derece turistik caddecikte gayet sakin gezintimden sonra belediye otobüsüyle şehre dönmekte sakınca görmedim.

 

Yeri gelmişken Buenos Aires'te belediye otobüslerini kullanmanızı öneririm; gideceğiniz bölgeye giden bir otobüse atlayın ve şoföre gitmek istediğiniz cadde kesişimini söyleyin. Her sokağın başında olan cadde tabelalarını izleyerek haritadan yerinizi kolaylıkla anlayabilir ve rotanızı takip edebilirsiniz. Binerken yanınızda bozuk para bulundurmayı unutmayın ama, çünkü bilet ancak bozuk parayla alınıyor. Ha isterseniz otobüs kartlarından (akbil gibi) da alabilirsiniz ama ancak istasyonlarda.

 

  • Teatro Colon'da mutlaka bir gösteri izleyin. Biletleri tiyatronun kendi gişesinden alabilirsiniz. Zaten yeri çok merkezi.

 

  • Merkeze gitmişken Calle Florida'da dolaşabilirsiniz, şehrin en hareketli alışveriş caddesi. 

 

  • Bu arada çok sayıda alışveriş merkezi var şehrin her yanında; ben özellikle birkaç Arjantin markasına bayıldım, o yüzden her ne kadar yurtdışı seyahati sırasında alışverişle zaman kaybetmeye karşı olsam da söylemeden geçemeyeceğim. Alışverişseverler Arjantin'i sevecekler. Tax free şansınız da var ayrıca. 

 

  • Gece hayatını deneyimlemeden olmaz, onu da belirtmeden geçmeyelim. Olay sadece tangodan ibaret değil. Arjantinlilerin eğlenme tarzları konusunda herkesin fikri ayrı; kimi biraz snob buluyor onları, kimiyse eğlenceli. Kendiniz keşfedin;)

 

  • İlk gününüzde bir ücretsiz şehir turu yapın ve turistik birkaç anıtı aradan çıkarmış olun. Tarihe veya politikaya ilginiz varsa ben az bir tutar ödeyeceğiniz Cultour'u öneririm özellikle. Veya aktif bir tur isterseniz yayılan bisiklet turlarından birine katılın. Şehirde bisikletleşme için devam eden güzel sosyal projeler var, ayrı bisiklet yolları mevcut, bayağı trendy yani laf aramızda.

  • Puerto Madero'da yürüyün, güzel restoranlarda yemek yiyin veya birşeyler için. Bu liman 19. yüzyılın sonunda şehrin liman problemini çözmek için yapılmış. Daha öncesinde nehrin alçaklığı nedeniyle şehre büyük gemiler yanaşamadığından büyük bir limanda sabitleyen gemilerden eşya taşınması daha küçük başka gemilerle yapılıyor imiş. Madero isimli mimarın projesiyle bu soruna son verileceği umulmuş. Ama gel gör ki, kısa sürede yaşanan sorunlarla bu yeni limanın hiç de doğru inşa edilmediği anlaşılmış. Madero'nun yapımına harcanan tüm bütçe çöpe gitmiş ancak sonunda şehrin liman sorununa çözüm olabilen ve halen kullanılan yeni liman yapılmış. Madero limanı ise yüz yıl atıl kaldıktan sonra 21. yüzyılın başlarından itibaren yapılan altyapı ve inşaat yatırımlarıyla günümüzde şehrin gözde semtlerinden biri.

 

  • Zamanınız kaldıysa ve Buenos Aires sizin için tamamsa, günübirlik Tigre veya Uruguay turu yapabilirsiniz. Ha gitmişken kalın tabi birkaç gün daha, size kalmış orası:p

bottom of page