top of page

Sürprizlerle dolu Amazonlar

Tavsiye ediyor muyum: Evet, ama orman, doğa ilginizi çekiyorsa..

Ne zaman gitmeli: Her zaman yaz havası, hep sıcak (26-27 derece civarında). Temmuz-Kasım dönemi yağışsız dönem olduğu için tercih edilmeli.

Ben ne zaman gittim, nasıldı: Ekim başı, sıcaktı tabi; bir gün de çok yağış oldu.

Ne kadar kalmalı: Ormanlarda 3 günlük bir tur yeterli, ormanlara yakın bir yerleşim yerinde turun öncesi ve sonrasında birer gece kalmak gerekiyor.

Ben ne kadar kaldım: Ormanda 5 gün kaldım, artı öncesi ve sonrasında Manaus'ta (Brezilya) birer gece.

Nesi güzel: Amazon nehrinde kanoyla gezerken engin bir orman manzarası: yeşilin tüm tonları ve gökyüzündeki binbir desen, ormanda hayatı gözlemleme fırsatı

İlginç bir kısa not: Amazon ormanları ismini Yunan mitolojisinde yer alan Amazonlardan alıyor. Kaşif Francisco de Orellana Amazon nehri etrafında keşif yaparken (önceleri Orellana nehri olarak adlandırılmış) bir kabile tarafından kovalanıyor. Kabiledeki yerlilerin arasında kadın savaşçılar olduğu için Orellana ve ekibi bu kabileye Amazonlar diyor, sonrasında da nehir ve ormanlar da bu ismi alıyor. Aslında bir rivayete göre de kaşif, yapraklardan yapılan etekler giyen kabile erkeklerini kadın zannediyor.

 

Yazının devamı aşağıda...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Amazon ormanlarını ziyaret etmek isterseniz bu ziyaretinizi Peru, Ekvador, Kolombiya veya Brezilya'da yapabilirsiniz. Gezginlerin görebi- leceği şeyler ve yapabilecekleri aktivitelerin zenginliği açısından aşağı yukarı aynılar, ama ormanın %60'ı Brezilya'da yer alıyor. Bu nedenle de genellikle Brezilya şehirleri Manaus veya Belem'den kalkıyor turlar. Ama dediğim gibi, eğer kısıtlı süreniz varsa ve Ekvador veya Peru ülke turu yapmak istiyorsanız, bu ülkelerde de Amazon ormanlarının atmosferini yaşayabilirsiniz.

 

Baştan uyarmam lazım: Amazon'u hayal ederken gözünüzde filmlerde gördüğünüz gibi yerliler, oradan oraya zıplayan jaguarlar falan canlanmasın. Öyle olursa hayal kırıklığına uğrarsınız. Amazon'da modern kaşifin bulabileceği şeyler: turistler için tasarlanmış jungle aktiviteleri ve doğal koşullar. En büyük sürprizi bu aslında Amazonların belki de. Bunları bilerek, beklentileri düşük tutarak giderseniz memnuniyetle ayrılacaksınız. Açık mı olayım, neler mi bekliyor sizi Amazon'da? Buyurun şunlar:

 

  • Piranha avlamak,

  • Ormanda hayatta kalma tekniklerini öğrendiğiniz orman gezinti turu,

  • Açık ormanda gece dışarıda hamakta uyuyacağınız gece(ler - tercihinize göre),

  • Pembe Amazon yunuslarını izlemek,

  • Gece cayman (timsah familyasından daha ufak bir canlı) izlemek, hatta yakından bakmak,

  • Amazon nehrinde yüzmek (tabi ki yüzebileceğiniz güvenli bir noktasında:) ),

  • Kanoyla kürek çekerek Amazon nehrinde gezmek,

  • Zıpkınla gece balık avlamak,

  • Amazon'da yer alan köylere ve evlere yapılan ziyaretlerle yerlilerin hayatlarını, düzenlerini

görme şansı bulmak

 

Hiç fena değil, değil mi? Aslında Amazonların içinde bunlardan çok daha fazlası var, evet. Önce 

biraz rakamlarla bahsedeyim, sonra neden o en vahşi kısmını göremediğimizden.

 

Amazon nehri dünyanın en uzun ikinci (Nil ile aralarında sadece birkaç kilometre var aslında)

ve en büyük debiye sahip nehri. Şöyle ki, kendinden sonra gelen yedi nehrin toplam suyundan

bile fazla su taşıyor saniyede.

 

Amazon havzasının tamamı Güney Amerika'nın büyük bir kısmını teşkil ediyor. Kıtanın %40'ı civarında bir alanda bulunan havzada büyük şehirler var, ancak toplamına bakılırsa nüfus yoğunluğu çok az. Maalesef ormanın bazı kısımlarında yerleşim yeri yaratmak için ormana zarar verilmiş. Halen de o bölgedeki gezinizde iş makinelerine rastlıyorsunuz. Bir başka tahribat yolu da hayvancılık veya tarım için orman alanlarının kullanılması. Sakinlerinden bazıları ise ağaçlara zarar vermeden kauçuk veya Brezilya fındığı yetiştirerek yaşamı- nı sürdürüyor ormanlar içinde. Günümüzde toplam Amazon nüfusu 20 milyon olmakla beraber, bunun neredeyse 7 milyonu kırsalda yaşıyor, geri kalanı ise şehir ve kasabalarda. 

 

Amazon ormanlarına tur düzenleyen şirketlerin çoğunluğu Manaus'ta. Ben de

Manaus'ta kalarak Amazonları ziyaret etmiştim. Manaus, Rio Negro'ya (Kara

Irmak) sahili olan bir şehir. Şehirden birkaç kilometre uzaklıkta Rio Negro

Amazon nehriyle buluşuyor. Bir doğa harikasına çıplak gözle bakabiliyorsunuz

burada, çünkü bu iki nehir birbirine karışmıyor. Yan taraftaki resme dikkatle

bakarsanız, üst tarafında bulanık görünen Amazon nehriyle alt tarafında koyu

renkli Rio Negro'nun birbirine karışmadan nasıl buluştuğunu görebilirsiniz.

Evet, hayranlık uyandıran doğa, bir kez daha karşımızda! Bu buluşma noktasına

"Suların Buluşması" deniyor. 6 kilometre boyunca bu iki nehir birbirine karış-

madan yan yana akıyorlar. Peki nasıl oluyor, gizemi nedir bu işin? Sebebi bu

iki nehrin debileri, sıcaklıkları ve yoğunluklarının birbirinden çok farklı olması.

 

Manaus'a dönecek olursak, açıkçası çok cazibesi olan bir şehir değil. Sıcak ve kurak iklimi olan herhangi bir şehir gibi, bunaltan havası bir an önce kendinden uzaklaşma hissi uyandırıyor. Şehir merkezi ufak görünse de, nüfusu aslında 2 milyon civarında, büyük bir şehir. Amazonlara yakınlığı nedeniyle çok turist almasına rağmen Güney Amerika'da turiste tek arkadaşça yaklaşılmayan mekandı bence. Özellikle turistleri dolandırmaya çalışan birçok tur şirketine karşı tedbirli olmanızı öneririm. Ne yazık ki her şirket aynı derecede profesyonel ve dürüst değil. Havaalanında size yaklaşan herkesin "yardım" teklifini kabul etmeyin, büyük ihtimalle sizi direkt ofislerine götürüp tur satacaklar.

 

Şehrin içinde küçüklü büyüklü bir çok otel var. Bir de yemek açısından çok alternatif yok ne yazık ki. Ayy çok kötü bahsettim sanki, ama yanlış izlenim, yüksek beklentiler de olsun istemiyorum. Manaus'ta geçireceğiniz süreyi kısa tutabilirsiniz, kaldığınız akşam Opera binasını ve Mercado Municipal'i gezebilirsiniz.

 

Yukarıda bahsettiğim gibi, bu şehirlerden başlayacağınız Amazon jungle turunuz ormanın en derinliklerinde geçmeyecek. Ancak Juma gibi alanlara giden turları seçmenizde fayda var, burası korunmuş özel bir alan. Tekrarlıyorum arkadaşlar, tur şirketinizi özenle seçmeye çalışın ve aktiviteleri, kalacağınız yeri iyice sorun, anlayın. Size burada şirket tavsiyesi vermeyeceğim, hiçbirini kötülemeyeceğim de. Çünkü benim kullandığım vasat bir şirket çıkmıştı.

 

Amazonlara yapacağınız bir tur sırasında göz önünde bulundurmanız gereken şeylerden birisi de bölgedeki sıtma riski. Bizim Manaus'ta tur yaptığımız bölgede (Juma) hiç sıtma vakası görülmemiş denmişti, lakin yine de tedbirli olmakta fayda var. Özellikle günde birkaç kere sinek ilacı kullanmanıza rağmen vücudunuzda sinek ısırıkları olunca endişe duymak istemezsiniz, eminim. Sıtmadan korunmak için bir önlem de uzun kollu ve bacaklarınızı full kapatan giysiler giyinmek. Evet, o sıcak havada bunalmak istemiyorsunuz ama zilyon tane sinek, böcekle de çıplak tenle karşılaşmak istemezsiniz. Ayrıca güneş kreminizi de sakın unutmayın, kanoda ilerlerken pişiren bir güneşe maruz kalıyorsunuz. 

 

​Jungle turu Manaus'ta otelinizden alınmanız veya tur şirketinin ofisinde buluşmanızla başlıyor. Önce bir tekneyle Rio Negro'yo geçiyor, Suların Buluşması'nı görüyor ve böylece Amazon nehrine ulaşıyorsunuz. Amazon nehrinde bir süre devam ettikten sonra karaya çıkıyorsunuz ve sizi bekleyen minibüslerle ormanın biraz daha içine yaklaşmak için karayoluyla devam ediyorsunuz. Geçtiğiniz yol, bildiğiniz yollardan. Medeniyet ne yazık ki ulaşmış :) Sonra tekrar kanoya biniyor ve ormanda kalacağınız lodgea varıyorsunuz. Bu küçük oteller bölgede yaşayan insanlar tarafından işletiliyor.

 

Tur süresince her gün sabah 7 gibi kahvaltınızı yapıyorsunuz. Sonra saat 8 gibi rehberinizle beraber kanoya binip ormanın daha içlerine giderek ilk aktivitenizi yapıyorsunuz (yukarıda listelediğim aktiviteler). Öğle saatleri güneş çok yaktığı için lodgeda dinlenerek geçirmeniz gerekiyor. İsterseniz hamaklarda yatın, kitap okuyun veya diğer gezginlerle muhabbet edin. Öğle yemeğinde Amazon nehrinden çıkan çeşitli balıklarla hazırlanan yemeğinizi yiyor ve tekrar dinlenmeye geçiyorsunuz. Öğleden sonra tekrar bir aktivite için kanoyla çıkıyor ve genellikle akşamüstlerinde yunus balıklarını görebilmek için nehri izliyorsunuz. Güneşin batımı sırasında lodgea dönerken gökyüzündeki muhteşem renk cümbüşüne ve desenlere dalmış, hayal kurarken buluyorsunuz kendinizi. Sonra akşam yemeği ve eğer varsa gece aktivitesi. Elektrik saat 9da kesiliyor, o yüzden erkenden yatağa yollanıyorsunuz. 

 

Ormanda kalmak istiyorsanız eğer, gündüzden ormanda belirlenen noktalarından birine gidiyorsunuz. Ağaç topluyorsunuz, yemeği pişirecek ateş için. Sonra rehberiniz şovunu yapıyor; yapraklardan tabaklar, kaşıklar yaratıyor, ateşte yemeği pişiriyor. Hava kararıncaya kadar gayet rahat geçiyor zaman. Sonra karanlıkta kendi kurduğunuz hamağınıza uzanıyor, üzerinize sinek ağınızı çekiyorsunuz ve olayın en heyecanlı kısmı başlıyor. Tüm orman eşrafı bir orkestra gibi ötüyor, uluyor; siz de hamağınızda -rehberinizin "jaguarlar veya diğer vahşi hayvanlar insana durup dururken saldırmaz" sözleriyle kendinizi rahatlatmaya çalışsanız da- ya jaguar, hatta bilmediğiniz bir canlı gelirse diye adımlara kulak kabartıyor, endişeyle sabahın olmasını bekliyorsunuz. Tabi ki orada bir deliksiz uyku beklemeyin. Ha eğer duruma tamamen cool kalabilen biriyseniz, pes, bu ne soğuk yaradılış! :)

 

Ormanlarda çılgın bir biyolojik çeşitlilik olduğundan bahsetmeme gerek yok sanırım. Yerde bitki fışkırmamış tek santimetre kare dahi yok. Ormanda gezinti yaptığınız zaman rehberiniz size farklı ağaç türlerini tanıtıyor. Mesela içinden süt akan ağaçlar, zor durumda kaldığınızda kesip suyunu içebileceğiniz ağaçlar, yapraklarını örerek sepet yapabileceğiniz ağaçlar ve yürüyen ağaçlar! Kökleri dal dal biçimleşen bu ağaçlara yerliler yürüyen ağaçlar diyormuş; çünkü suyun yükseldiği, alçaldığı dönemlerde kökleri sudan uzaklaşıyor ve yılda -yanlış hatırlamıyorsam- onbeş santimetre yer değiştiriyorlarmış. 

 

Son olarak, söz verdiğim gibi, neden ormanın derinliklerine gidemiyoruz, onu konuşalım. Konu aslında yine gelip sömürgeleşmeye da- yanıyor. Önce nehre yakın yerleşen yerliler etkilenmiş Avrupalı kolonilerden, istila yolları üzerinde kaldıkları için. Sonra ise ormanın içlerinde yaşayan kabileler, kolonilerin korkunç saldırılarına maruz kalmış. O dönemde Amazon ormanlarında yaşayan milyonlarca yerli acayip bir kıyıma uğramış, köle olarak çalıştırılmış veya Avrupa'dan taşınan hastalıklarla kırılmış. Şimdi bir kısım yerli medeniyete daha yakın yaşasa da, hala kültürlerini koruyan, ormanın derinliklerinde yaşayan kabileler de mevcut. Bu kabileler, genlerinden gelen yabancılara karşı korku, belki de nefretleri sebebiyle turistleri hoş karşılamıyorlarmış. Turistik tesisler olmadığı için kabilelerle beraber kalmanız gerekiyormuş bu kısımlarında ormanın. Kaldığınız sürece kesinlikle kamera, telefon kullanmamanız gerekiyormuş, çünkü kültürlerinin dışarıya gösterilmesini tehdit olarak addediyormuş yerliler. Ayrıca terörist örgüt FARC da Amazonların özellikle Kolombiya içinde kalan kısımlarında kök salmış durumda. O yüzden bu bölgelere çok da ısrar edip giden turist gruplarına silahlı rehber gruplarının eşlik etmesi gerekiyormuş. Rehberimin yalancısıyım:) Çok parası olan, adrenalin meraklıları için ilginç bir tur seçeneği olabilir, ben piranha avlayıp kanoyla gezerek Amazon havasını koklamaktan yanayım :)

 

 

 

 

Amazon 5,5 milyon kilometrekarelik bir alana yayılmış kocaman bir yağmur ormanı. Yağmur ormanının içinde olduğu tüm Amazon havzasının toplam alanı ise 7 milyon kilometrekare. Şöyle de diyebiliriz, Türkiye'nin yüzölçümünün 9 katı!!! Ayrıca orman tam 9 ülkenin sınırları içinde kalıyor, ülke sınırındaki alanların büyüklüğü sırasıyla: Brezilya, Peru, Kolombiya, Venezuela, Ekvador, Bolivya, Guyana, Surinam ve Fransız Guyana'da.

bottom of page